Düşünce Müsabakalarım
Müftü açıklaması ile şaşırtmış…
Haberi böyle sunarak “Medyanın dine, dini değerlere kafa tutuşunu” ve bunu yaparken vatandaşı da yakışını ve vatandaşı maşa yapışını görmüş oluyoruz. Müftü Allah’ın emrine göre konuşuyor. Uydudan yayın yapan bir kanalda seçme kişilere mikrofon uzattırarak. İnsanları şirke sürüklüyor. İşte burada medyanın din üzerindeki şirk etkisi ortaya çıkıyor… Müftü Yard. “kadınlı erkekli horon, oyun oynamak haram” demiş. Çok güzel demiş, Allah razı olsun. Ancak, kadınlı-erkekli oyun oynamak ve dans etmek üzerine; tv kanalının mikrofonuna konuşan vatandaş maalesef: “neden haram olsun, hangi kitapta yazıyormuş, müftü şuurlu konuşmuyor, bilerek konuşmuyor, ne sakıncası var” gibi şirke götürücü cümleler kuruyor. Bu ve bunun gibi medya mecraları vatandaşın dini yaşamlarına olumsuz yönlendirmeler yaparak, maksatlarını ortaya koymaktalar. Burada vatandaş okuduklarını, izlediklerini, dinlediklerini sorgulayarak, şikayet unsuru taşıyan haberleri de ilgili yerlere en azından şikayet ederek tepkisini koymalı. Artık bu halk eski halk değil. Halk hakkını arayan, yorum yapabilen, eğriyi doğruyu seçebilen bir halk olmaya başladı.
Bir zamanlar mecliste Merve Kavakçı Hanım meclise girdiğinde, “Haddini bildirin şu kadına” denmişti. Bu deyiş, bu konuşma yaşadığım bu hayat boyunca hem benim unutamayacağım hem de kalbi insan olarak atanların unutamayacağı en acıklı, en kabalaşmış insan tepkisiydi… Bu ülkede herkesin ama herkesin her şekilde birbirlerine saygı çerçevesinde dinini yaşama hakkı var. İnsanlar dini gerekliliklerini yerine getirmek istediğinde önüne kanunlarla sınırlar koyma devri artık kapanmıştır. O kanunları savunmak adına, “Başörtüsü siyasi simgedir” deniliyordu. Aynı ” biz ıslah edicileriz, biz demokrasi getiricileriz” diyenlerin bir çeşidi olarak… Osmanlı Kilise yıkacakken ya da camiye çevirecekken, kilisenin olduğu bölgede hristiyan cemaatin olmadığını tespit eder öyle yaparmış yapacağını. Allah Resulü SAV üzülüyor Taiflilere… Biz de O’nun (inşAllah) ümmeti olarak bir Kötülüğe ve kötülük yapana karşı, Resulün buyurduğu gibi: “Rabbim Onlar Bilmiyorlar” dediğimizde imanca büyüyeceğiz. Kurumuş gönülleri yeşertmek Rabbin CC izniyledir.
“Hz. Peygamber SAV yemek yaptı, temizlik yaptı, çöpleri döktü” şeklinde bir söylemin peşinde giden zamanımızın Müslüman hanımlarının sayısı azımsanacak gibi değil. Böyle bir parola ile evlilik hayatlarında beylerinden beklentilerine dini söylemlerle ifade etmek acaba neyin mücadelesidir? Evet, “Evin Beyi, Evin Herifi”, Rabbimizin Kurandaki ifadesi ile “kavvam” sıfatıyla erkek koruyucu, kollayıcı, eşine yardımcı olandır… Ama bunun sınırları olmalıdır. Bu sınırlar aşıldığı zaman, Müslüman yuvalarda, Müslümana yakışmayan savaşlar çıkıyor ve aslında bu söylem zamanımızın kafasına göre şeriat ilan eden IŞİD’in evlerimizdeki hali oluyor…
Ayrıca zamanımız Müslüman Hanımlarının, “biz hizmetçi değiliz” gibi cümleleri ‘izm’ çağının dallarından Feminizmin izinden gitmek gibi oluyor… Ve İslam bütün ‘izm’ lerin karşısındadır… İzm leri yok eden, kabul etmeyen bir dinin mensupları olarak Rabbimiz bizlere yardım etsin.
Tabi bu hususta, kadınları bu şekilde konuşmaya cesaretlendiren kul yapımı yasaları da tartışmak lazım.
Birçok alanda başarılarını takdir ettiğimiz Ak Parti Hükümetinin, kadınlara yapılan pozitif ayrımcılıkmış gibi görünen ya da kadınları erkeklerden korumak adına çıkarılan yasalar, aslında İslami manadaki özlenen aile yapısına tuğla koymaktan ziyade; kurulu yuvaları, evleri yıkar hale geldi…
Muhakkak insanı kalkındıracak her alanda yatırımlar önemlidir ve yapılmalıdır ama aile öncelikli olmalıdır. Bireylerin ahlaki, imani, islami gelişimleri devlet politikası haline getirilmelidir. Her ailenin bir aile hekimi olduğu gibi, Diyanet bünyesindeki “aile irşad büroları” daha detaylı hizmet olanakları ile geliştirilmeli ve sadece müftülük bünyesinde değil her semte bir poliklinik gibi bunlar yaygınlaştırılmalıdır. Yani devlet halkının dini eğitiminden sorumlu olmalıdır.
Algı, algı yönetimi kavramları artık hayatımızda oldukça yer tutuyor. Her bir yorumda, cümlede “acaba bunda da bir algı var mı” sorusunu sormak, paranoya durumlarına da sebep olabilir mi bilemem. Ancak cumhurbaşkanlığı seçim gecesinde atılan bir tivite rastladım. Neydi o tweet? “100 yıl önce bugün Osmanlıda seferberlik başladı. Adım adım 1. Cihan Harbine sürükleniyoruz.” (mustafa Armağan). Mustafa Armağan’ın bu tivitini cumartesi gecesi okuyunca insan düşünmeden edemiyor. Mustafa Armağan, Ak Parti Hükümetinin sunmuş olduğu rahat konuşabilme imkanlarından ve iklimden de faydalanarak uzun zamandır çıkarmakta olduğu Derin Tarih Dergisi ile Gazi Mustafa Kemal ve Yakın Tarihimizle ilgili konularda ilginç, bazen benimde hoşuma giden araştırmalar ortaya koymaktadır. Ancak bu rahat konuşabilmeler, böyle bir derginin varlığı da ve dergide paylaştığı konularda 10 yıl öncesinde imkansızken, ülkeye açıkça darbe girişiminde bulunan yapının gazetesinde neden hala köşe yazılarına devam ediyor?
- WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Telegram'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Skype'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Arkadaşınızla e-posta üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Düşünce Müsabakalarım - 30 Ağustos 2014
- Tebessüm Medeniyeti - 20 Ağustos 2014
- Twitter Yazılarım - 7 Ağustos 2014
- Kamu kurumlarında idarecilik - 8 Temmuz 2014
- İtaat Et Rahat Et - 29 Mart 2014
- Ferhat Olmak Demek… - 3 Şubat 2014
- Bir Teşhir Meydanı Sosyal Medya - 23 Kasım 2013
- Bir Ramazan Günlüğü - 13 Ağustos 2013
- Ramazan - 29 Temmuz 2013
- Ruh Olarak Fakir Olan Ramazan Sofraları - 21 Temmuz 2013