Manzara

Önceden döşenmiş raylar üzerinde belli bir istikamete doğru hareket eden ve içinde her milletten insanların bulunduğu bir tren düşünün. Faraza, yolculardan bir kısmı gidilmekte olan istikametin kendi varacakları yer olmadığının farkına varsa ve trenin içindeyken onun gittiği yönün tersine doğru yürüyüşe geçse ne olur? Tabi ki bir şey olmaz ve tren varacağı yere kadar içindekilerin hepsini oraya götürür…

Halimiz yukarda misalini verdiğimiz durumla aynıdır.

Sonuçları önceden hesaplanmış büyük bir plan devrede. Bugün yaşananlar “oldu/bitti” tarzında açıklamalarla geçiştirilecek şeyler değildir. Ekmediği tohumun hasadına çıkan adam ne yaparsa yapsın eli boş dönecektir.

Barzani Kuzey Irak’ta Kürt Devleti’nin temellerini atıyor… Işid isimli bir örgüt İslam Devleti(!) kuruyor… PYD’liler Suriye sınırımızda gelişmiş Amerikan silahlarıyla donatılıyor… Irak başbakanı ve İran Türkiye ile birlikte hareket edeceklerini ilan ediyorlar… Sanki oralarda sürmekte olan bir savaş yokmuş gibi yeni savaş tamtamları çalınıyor… “Kerkük bizim canımız, feda olsun kanımız!” Sloganları eşliğinde açılacak yeni bir cephede yer alacaklara yol düşeniyor… Tatbikatlar eşliğinde muhtemel senaryolar televizyon ekranlarından taşıyor… Rusya, ABD, BM, AB ve Arap ülkeleri ve en önemlisi İsrail devrede… Daha doğrusu dünya ayakta!…

Acaba öyle mi?

Halepçe katliamını çoktan unuttuk gitti… O katliamdan önce ve sonra yaşanan diğer vahşetlerle dünya insanlığının vicdanı kaç sefer yıkandı? Yıkandı da kirden pastan arındı mı? Myanmar, Çeçenistan, Filistin, Bosna, Irak, Suriye ve hemen hemen her yer için kim ayağa kalktı?

“Hiç kimse!” dersek, kanına girilmiş mazlumların feryatlarına sağır bir dünyadan bahsetmemiz gerek. Ama öyle! Gerçek bu!..

Barzani kapılarını açsa ve “Ey Türk kardeşlerim gelin bizi siz idare edin!” dese, onların çocuklarına ”Bir Türk dünyaya bedeldir”i mi öğreteceğiz? Kılık kıyafet devrimi, harf inkılabı, hilafetin ilgası… “kanla irfanla kurulan cumhuriyet Türkiyesi’nin bekasından, Dersim olaylarından Muğlalı’nın icraatlarından, , Şalcı Bacı’yı, Menderes’i asıl astığımız ezanı yasaklayıp camilerin bir kısmını ahır yaptığımızdan mı bahsedeceğiz? İsrail terör devletini ilk tanıyan ülke Türkiye gerçeğini o topraklarda yaşayanlara nasıl izah edeceğiz?…

Bizler Türkiye’de yaşayan Kürtlere bütün bunları öğretmeyi devlet politikası haline getiren Kemalist zihniyetin kurbanı değil miyiz? PKK belasını başımıza musallat edenlerin TÜRK’lerin sırtını sıvazlarken KÜRT’leri boş bırakacaklarını mı sandık?

Dün kendisi Diyarbakırlı bir Kürt olan Ziya Gökalp’e Türkçülüğün Esasları”nı yazdıranlar, bugün Çorum İskilip’li bir Türk olan İsmail Beşikçi’ye Kürtçülüğün temellerindeki kimi sütunları inşa ettirdiler… Elin Amerikası taa oralardan buralara gelip senin coğrafyanda istediği gibi at oynatıyorsa…  İngiliz, Fransız, Alman, İsrail şu bu herkes işin içindeyse… Onları suçlayarak bu işin içinden sıyrılabilir miyiz?

Bugün devlet olarak İngilizlerin çizdiği sınırları tahkim için etrafımıza döşediğimiz -nerdeyse Çin setti kadar uzun- modern surlar içine kendimizi hapsediyoruz… Irak’ın toprak bütünlüğünü savunurken gelecekt kurulması şart olan İslam birliğinin temellerini şimdiden sarsıyoruz.

Hoş, öncelikle Türkiye ve Ortadoğu’da, hatta bütün dünyada Kürt, Türk, Arap, bütün insanlığın kurtuluşunu temin etmek için tatbik edilecek bir sistem gerekli. -Bu sistem şuurunun gerekliliği bir yana, eksikliğini bile fark edemeyenlerin gerçeği görmesi bilmesi anlaması ve bir şeyler yapabilmesi mümkün mü? Bunlar bilinmeden yapılanlar yarayı derinleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır.

Tren misalinde olduğu gibi, başkalarının dolmuşunda bir müddet yol alırız!.. Ancak başka bir zaman, başka bir yerde, bambaşka tuzaklarla yeniden karşılaşırız.

Nereye gideceğini bilmeyenlerin gideceği bir yer yoktur!…