İstanbul 2020
7 Eylül 2013 günü yedi yıl sonra yapılacak olimpiyatlar için oylama yapıldı.
Her zamanki gibi yine hüsran Türkiye’nin oldu.
Çocukluğumdan beri yaşadığım buruk anlara bir yenisi daha eklendi.
İnsanın “Başlarım sizin olimpiyatınıza” deyip vazgeçmesi gerekir normalde.
Ama başbakan ve bakanların bile katıldığı bir seferin dönüşünde kollar 2024 için sıvandı.
Yenilen pehlivan anlaşılan yine güreşe doymadı…
Peki, olimpiyatı alsaydık ne olacaktı?
Bir sürü yatırım yapılacak, sporcular gelecek, dünyanın gündemi bir süreliğine Türkiye ve İstanbul olacaktı.
En direk olarak turizm başta olmak üzere ekonomiye katkısı beklenecekti.
Burada aklıma birkaç soru geldi.
İstanbul’un yatırım ve tanıtıma ihtiyacı mı var?
Adaylık başka bir şehir için düşünülse de o şehrin şenlenip mamur olmasına vesile olunsa olmaz mı?
Bir de kafamı en çok meşgul eden Türkiye’nin sportif başarıları.
Allah aşkına bu yaz Rusya’da yapılan olimpiyatta kaç madalya aldık?
Kulüplerimiz ve milli takımlarımızın şimdiye kadar elle tutulur kaç başarısı var?
Bu devirde çarıkla dolaşan insanlarımız varken onları eğitip spora kazandırmak yerine sporcu ithal etmek ne demek?
Cebi para gören sonradan görme misali parayla, adam satın almayla her şeyi çözmeye kalkıyoruz.
Ama olmaz, olmaz kardeşim olmaz…
Bu bakış açısıyla, bu kafayla olmaz!
Sporla pek ilgili bir insan değilim.
Sadece Konyasporumuzun maçlarını merak eder onu takip etmeye çalışırım.
Ama bu kadar ilgisiz olmama rağmen benim gördüğüm çarpıklıkları insanlar veya futbol federasyonu nasıl göremiyor, anlamıyorum.
Şikeler, şaibeler insanın gözünün içine baka baka yapılacak.
Cas ve UEFA ceza verecek ama senin federasyonun kılını kıpırdatmayacak.
Naklen yayın gelirleri adaletsizliğin de adaletsizliği ile dağıtılacak.
Ünü Trakya’yı geçmeyen hovarda İstanbul kulüpleri bu milli gelirleri har vurup harman savurup yurtdışına akıtacak.
Alt yapıya, bu milletin çocuklarının spor endüstrisinden pay almasına yönelik hiçbir yatırım yapılmayacak.
Anadolu kulüpleri figüran namına, figüran fiyatıyla tokatlanacak bunun adına da lig denilecek.
İnan bir insanı pataklamak için tutsan, bu Anadolu kulüplerinin aldığından daha fazla para verirsin.
Ülkenin futbolunun, sporunun içine edenler; neredeyse bütün kadrosunu yabancılardan kurmaya kalkan bu yabancı hayranları bu sektörde var olduğu sürece biz daha çok başarı ve olimpiyat yolu gözleriz.
Elemek şöyle dursun bu tabloyu ben o yarışa kabul bile etmezdim.
Hayır, alsak ne olacaktı?
O da ayrı bir bela.
Yedi yılda süper bir futbol milli takımı, süper atletler, halterciler, yüzücüler falan mı yetiştirecektik.
Alsak emin olun ki elimize yüzümüze bulaştırıp dünyaya rezil olacaktık.
Belki de bu sonuç toparlanmamız için bir fırsat.
Sezar’ın hakkının Sezar’a verilmesine; emanetin emin ellere verilip Anadolu’nun hakkının Anadolu’ya verilmesine bir fırsat…