Ha Ankara Ha Kerkük!
IKBY’nin yaptığı referandum sonrasında devlet hala yaptırımlardan bahsederken gelin biz Kerkük meselesinin iç yüzünü görelim. ABD’nin 2003’te Irak’ı işgali sırasında Peşmerge Kerkük’ü fiilen ele geçirmiş, kente yoğun bir Kürt göçü yaşanmıştı. 10 Nisan 2003 tarihinde Irak askerlerinin Kerkük’ü boşaltıp güneye doğru çekilmeleri üzerine ABD destekli peşmergeler Kerkük’e saldırdılar. İlk yağmalanan yerlerin Tapu ve Nüfus Dairelerinin olması, Peşmerge’nin maksadını açık bir şekilde ortaya koyuyordu. Kerkük’teki Türkmen nüfus kayıtlarını yok etmek! Amerikan insiyatifiyle 2005’te yazılan Irak anayasasının 140. maddesine göre, Kerkük’ün statüsü Saddam Hüseyin döneminde Kerkük’ten zorla göç ettirilenlerin geri dönmesi, ardından Kerkük’te nüfus sayımı yapılması ve kentin statüsü hakkında bir referanduma gidilerek nihâi durumun belirlenmesi olarak öngörülüyordu.
ABD’nin Irak’ı işgal etmesinin hemen sonrasında ise, sistemli, planlı ve programlı bir şekilde şehri Kürtleştirmek amacıyla yüz binlerce Kürt Kerkük’e yerleştirildi. Kerkük’ün ve bölge’de çıkartılan Petrol’ün Peşmergenin kontrolüne girmesi ise tiyatro sahnelerini aratmadı.
2014’ün Haziran ayında IŞİD 1500 militan ile Musul’a saldırınca bölgede bulunan Irak Merkezi Devletine bağlı yaklaşık 50 bin asker’den oluşan 12. Tugay Tanklar, Helikopterler ve ağır silahlardan oluşan cephanelerini bırakarak, bir kurşun bile atmadan şehri terk etmiş peşmerge ise Işid ile mücadeleyi bahane ederek kente girmişti. Peki, tüm bu yaşananlar bir yana Talabani’ye ‘’Kerkük bizim Kudüs’ümüzdür!’’ dedirten nedir?
Amerikan Enerji Bakanlığı verilerine göre, Kerkük’ün petrol rezervleri 8,7 milyar varil. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, Irak petrolünün mevcut üretiminin % 40’ı Kerkük’te gerçekleşiyor. Ülkenin kanıtlanmış petrol rezervlerinin % 6’sı da Kerkük’te.
Her ayrılıkçı hareketin arkasında bir yabancı güç vardır. Yerine göre bir akraba devlet, yerine göre de herhangi bir komşu devlet. Etnopolitik (akrabalık) veya reelpolitik (çıkar) nedenlerle öncelikle bu aktörler, bu tip hareketleri destekler. Ayrılıkçı hareketlerin varlıklarını ve etkinliklerini sürdürebilmeleri de ancak böyle bir sınır ötesi bağ ile mümkündür. Aksi halde bu hareketler uzun ömürlü olamazlar. ‘’Vaat edilmiş Topraklar’’ ın sevdasına düşen İsrail bu yüzdendir ki bölge’de ve Barzani’ye açık şekilde destek vermektedir. Sonuç olarak Suriye ve Irak’ta henüz iç savaş yokken, üzerinde siyasi yaptırımlar uygulayabildiğimiz liderler varken baş edemediğimiz PKK terörü bölgede bir Kürt Devleti’nin kurulması ile neye dönüşür hiç düşündünüz mü? Bugün Irakta yapılan bağımsızlık referandumu yarın Diyarbakır’da, Hakkâri’de yapılacak!
İşin en çok yürek burkan durumu ise; Ruslar sıcak denizlere inme politikasını Devlet Politikası haline getirip halen bunun derdinde iken, Almanlar iki dünya savaşı çıkarmış ve yenilmiş olmalarına rağmen hala Dünya liderliğine soyunurken biz bırakın Devlet Politikasını Hükümetin dönemlik politikalarına kendimizi kurban ediyoruz.
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yiğit BULUT 30 Ağustos 2014 tarihinde katıldığı bir konferansta ‘’Kuzey Irak 2 yıl içinde referandum yaparak Türkiye’ye katılacak’’ demişti. Yaklaşık bir yıl sonra ise sosyal medya üzerin de ele aldığım bir yazımda ‘’Işid’ten kaçan Türkmenlerin yerini peşmerge’nin alacağını ve bunun bir Kürt Federasyonu’nun habercisi olduğunu belirtmiştim. Ne yazıktır ki bugün Irak’ta Barzanini’nin Referandumu’nun hemen ardından Suriye’de PYD Kürt Federasyonu ilan etti.
Tüm bunlar bir yana Peşmerge’nin eğitimini üstlendiğimizden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 23 Eylül 2017 tarihinde ‘’ Memurlarına maaş ödeyemez hale geldiklerinde onlara biz yardımcı olduk. Başbakanlığım dönemiydi, 2 milyar dolar kredi verdik ki maaş ödesinler. Fakat bunlar kadir kıymet bilmiyorlar!’’ açıklamasından hiç söz etmiyorum bile.
Hâsılı kelam; bugün bizim için Ankara ne ise Kerkük o dur! Bugün bir avuç insanı geçmeyen sayıları ile Kerkük’te ve Tuzhurmatu’da Peşmergeye, Suriye’de PYD ve Işid’e karşı destan yazan Türkmen kardeşlerimiz bizim bölgede ki varoluş teminatımızdır.