Cennetlik İnsan
Hayatımızda aslında kıymetini bilmediğimiz birçok icadı/mucizeyi kullanıyoruz veya birçok fevkalade duruma şahit oluyoruz, ama kalkıp da bir takdir etme, teşekkür etme zahmetinde bulunmuyoruz.
Hani eleştiride sonuna kadar varız, kimsenin ağzını büzemiyoruz, ama teşekkürde nedense o ağızlar kendiliğinden büzülüyor.
Ben de kendimi bu alanda yetersiz kaldığım zamanlar elbette eleştiriyorum.
Mesela dün haberleri izlerken gözlerim karmaşık duygulardan dolu dolu oldu.
Buna vesile olan kişiye ulaşma şansın yok, ama en azından teşekkürümü buradan sunma ihtiyacı hissettim.
Dün haberleri izliyorum.
Darbeler, siyasi krizler, Mısır, Suriye, mazlumlar ve vahşetler…
Ama bunların arasında Antalya’dan insanların koşuşturduğu bir haber geliyor ekrana.
Elinde termoslu kaplarla ve telaşla bir insan için seferber olmuş onlarca insan.
Sonraki sahnede bir minibüs ve içerisinde mütebessim, kendinden emin, iyi bir şeyler yapmanın gururunu taşıyan bir abide…
İyiliğin ete kemiğe bürünmüş hali…
Fotoğraf karesindeki insan Akdeniz Üniversitesinden Prof. Dr. Ömer Özkan.
O an içimden dünyada cennetlik birisini görmek istiyorsan bu insana bak, dedim.
Niçin bu hislere kapıldığım ise haberin bir önceki resminde saklı.
Yüzünde silah patlamış, yüzünün büyük bir kısmı olmayan bir insan.
O da apar topar getirilmiş oraya, yurdun başka bir köşesinden.
Şimdi düşünüyorum da bu insan bu halinden dolayı ne kadar acı çekti?
Kaç kişi yüzüne değişik ifadeler katarak baktı, kaç kişi bu insanın yüreğine silah sıktı?…
Kendisini toplumdan soyutladı ve belki de hayatı zindana döndü, çekilemez hale geldi.
Bilirsiniz bizim insanımız yüreği bozuk olanı değil de görünüşü bozuk olanı istemez yanında…
Böyle görünüşünden dolayı hayat kalitesi düşen, adeta toplum içerisine çıkamayan bir insanı tekrar topluma kazandırmak tıbbın ötesinde ne kadar faziletli bir davranıştır, öyle değil mi?
Bir insana adeta yeniden doğma şansı vermek gibi bir şey.
Hastaları tarafından edilen duaların haddi hesabı yoktur, ama ekranları başında bu haberleri izleyen milyonların da duaları eminim ki onunla.
Eğer bu ülkenin büyük bir nişanı, ödülü varsa, bu Sayın Ömer Özkan ve ekibine verilmelidir.
Hekimliği de çok önemli ama bu ödül en çok “iyiliklere yüz” oldukları için verilmelidir.
Ben, benim gibi düşünen binler, milyonlar adına sayın hocalarıma teşekkür ediyorum.
Yaptıkları şey diğer hastalıkların tedavisinden daha önemli.
Aslında bir insanın yüzünü değil; gönlünü, aklını, fikrini yani dünyaya bakışını değiştiriyorlar.
Binlerce kez teşekkürler…
Ha bir de şu Ankara’nın, İstanbul’un ismi büyük kendi küçük üniversitelerini de teşhir ettiniz ya onun için de ayrıca teşekkürler…